Anaokuluna Başlama Ve Okula Uyum Süreci
Çocuklar dünyaya geldikleri andan itibaren bulundukları güvenli aile ortamından ilk olarak okul öncesi eğitimi için ayrılılar. Anaokuluna başlama, çocuğun gelişimindeki en önemli adımlardan biri olmakla birlikte kendine ait ilk sosyal ortamı oluşturma deneyimidir.
Anaokuluna başlama dönemi çocuk için büyük bir değişikliktir
Çocuk, anaokuluna başlama döneminde, tüm kurallarını bildiği aile ortamından henüz hiçbir kuralını bilmediği, tanımadığı kişilerin bulunduğu bir ortama girmektedir. Bu yeni durum çocuklarda uyum sorunu yaratabilir. Çocukların anaokulunda geçirdikleri dönemden en üst düzeyde faydalanabilmeleri için öncelikle, okula uyum sağlayabilmeleri gereklidir. Oysa anaokuluna başlamak için en uygun görülen 3 yaş, çocuk için henüz çevresindekilere ve özellikle annesine büyük ölçüde bağımlı olduğu dönemi içermektedir. İlginin üzerinde toplandığı, koruyucu ev ortamından anaokuluna geçiş ve oradaki çocuklardan “herhangi birisi” olmak, ilişki kurması gerekenlerin sayısının birdenbire artması gibi etkenler, kendisini şimdiye kadar alışmış olduğundan çok farklı bir ortamda bulması, çocuğun bir bocalama dönemi içine girmesine neden olur.
Ayrılık kaygısı görülebilir
Ortam değişikliğinin getirdiği bocalamanın yanı sıra anneden, daha genel olarak da sevgi nesnesinden ayrılma çocuklarda, ayrılık kaygısı adı verilen duyguların da oluşmasına yol açmakta ve bunlar da çocuğun uyumunun bozulmasına neden olmaktadır. Çocuğun annesinden ayrılmayı başarabilmesi için anneden ayrılığı değerlendirebilecek ve uyum sağlayabilecek düzeyde bilişsel becerisi olmalıdır. Ebeveyni ile güvenli bir bağlanma gerçekleştirmiş, sağlıklı anne-çocuk etkileşimleri yaşamış ve travmatik ayrılıklara maruz kalmamış çocuk, annesinden sağlıklı ve gelişim düzeyine uygun bir şekilde ayrılabilecektir.
Öğretmen, akran ilişkileri, ebeveyn tutumları uyumu etkiler
Anaokuluna uyum sağlama konusunda yaşanan sorun yalnızca anneden ayrılma zorluğu değildir. Çocukların yeni ortama alışma ve uyum sürecinde rol oynayan birçok faktör vardır. Bu faktörlerden en önemlileri; öğretmen, akran ilişkileri, ebeveyn tutumlarıdır. Bunların yanı sıra okulun fiziki yapısı, çevre koşulları vb. faktörler de okula uyum sürecini etkiler. Bu faktörlerin etkisiyle bazı çocuklar okula daha çabuk uyum sağlarken ve “uyumlu çocuk” olarak tanımlanırken, bazıları ise uyum sorunları ile karşılaşabilmekte ve hayatlarının uzun bir dönemini alacak okul yıllarının daha başında “uyumsuz çocuk” olarak tanımlanabilmektedirler.
Anaokuluna başlama döneminin ilk 15 gününde çocukta ortaya bazı uyum sorunlarının çıkmasının doğal olduğu ifade edilebilir. Ancak uyumsuzluk döneminin 15 günü aşıp, uzaması, aileden ya da okuldan kaynaklanan başka sorunların göstergesi olabilmektedir. Bu duruma karşı önlem alınmaması ise, daha şiddetli duygusal sorunların kaynağı olabilmektedir. Özellikle, anaokullarında sıklıkla karşılaşılan bir durum olan, çocukların uzun süreli ve yoğun olarak yaşadıkları ayrılık kaygısının, sonraki yıllarda okula devamı olanaksız kılabilen okul korkusunun temelini oluşturduğu öne sürülmektedir.
Çocuklarda ayrılık kaygısının giderilmesine yönelik olarak çeşitli yöntemlerden yararlanılabilmektedir. Genelde çocukların duygusal sorunlarının çözümünde başvurulan oyun tedavisi, ayrılık kaygısının giderilmesinde de geçerli bir teknik olarak uygulanmaktadır. Ayrılık kaygısının giderilmesine yönelik olarak hazırlanan oyun tekniklerinin uygulanmasının da, çocukların anaokuluna uyum sürecini kısaltabileceği ve ileride ortaya çıkabilecek sorunların önüne geçilebileceği düşünülmektedir.
Anne-Babaya Öneriler
*Gideceği okul hakkında çocuğa açıklama yapmak ve okulu tanıtmak uyumu kolaylaştırır.
*Okulunun sadece çocukların bulunduğu bir yer olduğu söylenip anne ve babaların bulunmadığı, işe gittiği açıklanmalıdır.
*Aile çocukla okula geliş gidiş saatleri ile ilgili konuşmalı, sadece belli bir zaman dilimi içinde okulda kalacağı söylemeli. Eğer çocuğu ebeveyn alacaksa, onu alabileceği süreyi, onun anlayacağı terimlerle anlatıp, o süreyi geçirmeden almaya dikkat etmelidir.
*Özellikle ilk günlerde çocuk kapıdan teslim edilip kapıdan teslim alınmalı, servis kullanılacaksa servise bindirilmeli ve vedalaşma mümkün olduğunca kısa tutulmalı. Vedalaşmada çocuk ağlamaya başlasa bile ayrılma konusunda kararlı davranılmalı. (Onu öpüp “Ben şimdi gidiyorum” deyin ve geri geleceğinizi söyleyin. Bunun ne zaman olacağını onun anlayacağı terimler çerçevesinde ifade edin. Sonra elinizi sallayıp yolunuza devam edin. İyi olduğunu kontrol etmek için durup arkaya bakmayın.)
*Çocuk okula birlikte geldiği ebeveyni yanında ağlıyor, onun gitmesine izin vermiyorsa okula bağımlı olmadığı bir kişi tarafından getirilmeli ve okula düzenli devam etmesi konusunda ısrarlı olunmalıdır. Yakınmaya devam etse bile sakin ve kararlı davranılmalıdır. (Okula düzenli devam etmesi ve karşı çıkmaması durumunda daha sonra verilmek üzere bir takım küçük ödüller de sunulabilir)
*Çocuğun okulu reddetmesi durumunda, büyükanne/büyükbaba gibi aileden birinin çocuktan yana tutum göstermesi, ona güç verir ve tepkisini büyütür. Okula gidiş tüm aile bireyleri tarafından desteklenmeli ve aile bireyleri uyum içinde olmalıdır.
*Okula uyumunu veya başarısını başkalarıyla kıyaslamayın.
Uzman Gelişim Psikoloğu Sena Kaçar